Please note that Tapas no longer supports Internet Explorer.
We recommend upgrading to the latest Microsoft Edge, Google Chrome, or Firefox.
Home
Comics
Novels
Community
Mature
More
Help Discord Forums Newsfeed Contact Merch Shop
Publish
Home
Comics
Novels
Community
Mature
More
Help Discord Forums Newsfeed Contact Merch Shop
__anonymous__
__anonymous__
0
  • Publish
  • Ink shop
  • Redeem code
  • Settings
  • Log out

Mucize İmparator

4. Bölüm (1/3)

4. Bölüm (1/3)

Aug 11, 2024

Kalabalık gruplar halinde ilerleyen atlı araçlar kuzey sınırına geldiklerinde İmparator Chadae karşılarına çıkan sık ve uzun ağaçlar karşısında ister istemez gerilmişti. Daha önce hayatında hiç bu kadar sınıra yaklaşmamıştı, hatta hayatının büyük bir çoğunluğu başkentteki sarayda geçmişti. Uzun yolculuklara çıkmayı seven bir adam değildi kendisi, ilgisini çok çabuk kaybeder ve başka şeyler arardı. Hanyang'dan kalkıp Cheorwon'a gelmek bile onu bunaltmaya yetmişti.
Ancak bu sıkkınlık hissi sınıra geldikleri an uçup gitmişti sanki. 

Daehan ve Samhan imparatorluğunu ayıran bu fiziksel sınır insan eliyle yapılma değildi. Batıdan doğuya kadar uzanan bu sık ağaçlık alan yüzyıllar önce oluşmuştu. Ağaçların boyutları ölçülemeyecek kadar uzun, gövdeleri ise 5 insan kalınlığındaydı. Bulundukları yerden bakılınca ormanın içerisi gece gibi karanlık görünüyordu, özellikle ağaçların eteklerinde bulunan sisler insanın kanını donduracak seviyedeydi. 

Neden durduklarını anlamak için atlı arabadan indiğinde, ormanın içinden çıkan ve kendilerine yürüyen bir grup adam görmüştü genç imparator. İçlerinden biri siyah ve gür yeleli bir ata biniyordu. Üstünde boz renkli bir hayvanın kürkünden yapılma uzun bir ceket vardı, kafasında ise beyaz bir kalpak giyiyordu. Beline sarılı olan uzun ince kılıcı mavi ipek bir kumaş ile sarılmıştı.
Ama bu dik duruşlu ve sert bakışlı adamın en belirgin özelliği, sağ gözünde olan yarasıydı. Chadae kendilerine yaklaştıkça o yarayı daha da net görebilmişti. Yara, adamın alnından başlıyor ve çene kemiğine kadar iniyordu. Tam gözünün üzerinden geçtiği için kaşının ortasında kel bir alan bırakmıştı. Ayrıca gözünün beyazlık derecesinde olan opaklığı iç ürpertiyordu. 

"Saygılar!" diye gürledi atın üzerindeki bu şahin bakışlı adam. Uzun siyah saçları tıpkı bir aslan yelesi gibi süzülüyordu beyaz kalpağının altından. "Ben Daehan İmparatorluk ordusunun generali Park Sungwoo, Pyongyang Sarayına olan yolculuğunuzda size eşlik etmekten onur duyarım"
Bu laflar üzerine Chadae alay eder gibi gülüp gözlerini devirmişti. Onur duymak mı? Hiç inandırıcı değildi. "Biz kendimiz giderdik" dedi kollarını göğüsünde kavuşturarak. "Buraya gelmek için hiç zahmet etmeseydiniz"

Karşısındaki bu genç imparatorun küstah tavırları General Park'ı hiç etkilememişti, tek kaşını kaldırarak Chadae'nin bulunduğu tarafa ters bir bakış attı ve tek hamleyle atından indi.
Boyu at üzerinde belli olmuyordu ama... General çok uzun boylu bir adamdı. Omuzları geniş, kolları ise kalındı. Dik durduğunda bütün göğüsü ön plana çıkıyor, o kalın kürkün altından bile ne kadar fit ve bakımlı bir adam olduğu anlaşılıyordu. Köşeli çenesi gür sakalının arkasına saklanmıştı. 

General Park arkasında duran adamlara dönüp hafif bir kafa sallamasıyla işaret verdiğinde, adamlar apar topar atlı arabaların etrafına koşmuşlardı. Sırtlarına bağladıkları büyük deri çuvalları yere indirdiklerinde içlerinden türlü türlü kürkler çıkardılar ve İmparatorla beraber gelen hizmetlilerine uzattılar. "Bu kürkler sizi soğuktan koruması için İmparator Insoo tarafından gönderilmiştir" dedi General. Sesi tok çıkıyordu. "Şu an ormanın dışında olduğumuz için soğuğu hissetmiyorsunuz, ancak ilerledikçe deriniz çekilmeye, gözleriniz kurumaya başlayacak. Lütfen verilen kürkleri özenli bir şekilde giyiniz"

O sırada ormanlık alanın içinden gelen ayak sesleri git gide yükselmeye başlamıştı. Sesler dalgalar halinde ağaçların arasında yankı yapıyordu. Sanki dev bir yaratığın ayak sesini andırıyordu bu, her adımında gürleşen ve yakınlarında bulunan insanları irkiten bir sesti.
2 bin kuzeyli asker sık ağaçlıkların arasından çıktıklarında ağızları açık bırakan muazzam bir düzene sahiptiler. Güneyli askerler bu görüntü karşısında ne yapacaklarını bilememişlerdi. Özellikle kuzeyli askerler General Park'ın tek bir komutuyla üstlerindeki kürkleri çıkarıp katlayarak yere koyduklarında birbirleriyle olan uyumları insanın kendi aklını sorgulamasına neden oluyordu. Bu bir yığın adam hiç zorluk çekmeden sanki tek vücutmuş gibi hareket ediyorlardı. 

Kuzeyli askerler kürklerinden üçer adım uzaklaşarak komutanlarına selam verdiler ve vücutlarını tamamen ona doğru çevirdiler. General Park son kez askerlerine yapacağı konuşmaya başlamadan önce ellerini belinde kavuşturmuştu. "Yoldaşlar" diye gürlediğinde 2 bin askerin ağzından "HA" sesi çıkmıştı. Toprağı bile titretecek kadar güçlü olan bu selamlaşma, güneylileri daha da tedirgin etmişti. Onlar her ne kadar kuzeyin askeriye konusunda eğitimli olduklarını bilseler de, kesinlikle böyle bir performans beklememişlerdi. 

"Samhan İmparatorluğunun sınırları içerisinde göreve yollandığınız için sizi tebrik ederim" General Park'ın tok sesi sınırın bir köşesinden diğer köşesine ulaşacak kadar yüksekti. "Artık evden uzakta, hiç tanımadığınız bir ortamda hem İmparatorunuzu hem de ülkenizi temsil edeceksiniz. Aldığınız her nefesin ve attığınız her adımın doğru olmasına dikkat ediniz. Nereden geldiğinizi, kim olduğunuzu unutmayınız. Oraya bir askerden fazlası olarak gidiyorsunuz. Görevinizden sapmayın ve asla, ama asla ülkenize utanç getirecek hareketlerde bulunmayın!"
Askerler tekrar hep bir ağızdan "HA" diye bağırmışlardı. General son defa askerlerinin selamına karşılık verdikten sonra, askerler beşerli sıralar oluşturup onları karşılamak için bekleyen güneyli atlılara doğru yol almışlardı. Adımları bile birbirlerinin aynısıydı, yeteri kadar uzaktan bakılınca onları bir bütün zannedebilirdiniz. 

Kuzeyli askerler git gide uzaklaştıkça, General Park sağında duran güneyli askerlere doğru ıslık çalmıştı "Yere bırakılan kürkleri alıp giyiniz" diye gürledi. "Özellikle ellerinizi ve yüzünüzü kapatmaya özen gösteriniz. Aç gözlülük yapıp başkasının kürküne el uzatırsanız arkadaşlarınızın soğuktan yanarak ölmesine şahit olursunuz"
Bir düzine adam sanki açlıktan çıkmış hayvanlar gibi kürklere saldırmıştı. Tek gözlü general karşısındaki manzara karşısında ister istemez utanç duymuş, gözlerini kaçırmıştı. Her ne kadar bu adamlar onun askerleri olmasa da, onların bu maymun iştahı insanın suratını kıpkırmızı edecek seviyedeydi.

Yüzündeki tiksinmiş ifadeyi adamlardan ayırıp İmparatora çevirdiğinde, onun halen daha kürklerini giymediğini görmüştü. "Neden size verilen kürkü giymiyorsunuz?" diye sordu General Park. "Hava ormanın içerisinde çok hızlı bir şekilde düşüyor, şimdiden kendinizi korumaya almalısınız"
"Gerek yok" diye omuz silkti İmparator Chadae. Küstah tavrından hiçbir şey eksilmemişti. "Benim kürk giymeye ihtiyacım yok"

Bu cevap üzerine General Park gür bir kahkaha bastı. "Genç imparator" dedi alaycı sesiyle. "Biliyor musunuz bu ormanın içinde zaman farklı işler" Ağır ağır attığı adımlarla Chadae'ye doğru yaklaşan bu uzun boylu ve soluk tenli adamın suratında garip bir ifade vardı. Gözleri tarifi olmayan ürkütücü bir duyguyla gölgelenmişti. Dudağının köşesi hafifçe yukarıya doğru kıvrılmış, kaşlarından biri çatılmıştı. "Ormanın içerisinde ölen biri yaşlanmaz" dedi General. "Vücudu 10 sene geçtikten sonra bile diri durur. Çoğu zaman bu insanların öldüğünü anlamazsınız, sanki uyuyormuş gibi gözükürler. Bunun sebebi nedir biliyor musunuz?"
Esmer tenli imparator zar zor yutkundu ve kafasını iki yana salladı. Bu tepkisi generalin suratında korkunç bir tebessümün oluşmasına neden olmuştu. "Soğuk" dedi tek gözlü adam. "Soğuk onları bu hale getirir. Kuzeyin soğuğu zamanı donduracak kadar güçlüdür. Şimdi, işimi zorlaştırmadan size verilen kürkleri giyiniz, yoksa sonsuza kadar 21 yaşında kalacaksınız" 

İmparator Chadae hizmetlisinin elinde duran kürkü hızlıca alıp üzerine geçirmişti. Patikleri giyip kafasına kalpağı taktıktan sonra yüzünü koruması için verilen kalın parçayı da suratına geçirdi ve irileşmiş gözleriyle General'e baktı. Soluk tenli adamın suratında hoşnut bir ifade vardı. "Pek âla" dedi General Park arkasını döndüğünde. Hızlı adımlarla kendi atına doğru yürüyordu. "Başkente olan yolculuğumuz verilecek molalarla beraber 3 gün sürecektir. Bu süreç içerisinde sakın sırayı bozmayınız!" Gür sesi ağaçlık alanın eninden boyuna  doğru yankılanmıştı. 

Generalin atına binip işaret vermesiyle harekete geçen arabaları gören İmparator panikle kendini ona tahsis edilmiş arabaya attı ve kapıyı kapattı. Arabanın kapısında bulunan küçük pencereden dışarıyı istediği gibi görebiliyordu. Sınıra yaklaştıkça büyüyen ağaçlar, Chadae'nin gözünde canavar gibi görünmüştü. 

Pencerenin üstünde iplerle bağlı olan perdeyi çekip kapattığında, İmparator arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı. Gözlerini yumup bir kaç gün içerisinde olan bitenleri düşünürken bir yandan da git gide soğuyan havayı kürkün dışında kalan teninde hissedebiliyordu. "İyi olacağım" diye mırıldandı kendi kendine. Bir nevi tesellide bulunuyordu. "İyi olacağım. Bunların hepsi yakında geçecek" 

Açıkta kalan bileklerini örtüp tıpkı bir armadillo gibi kıvrılan imparator başını arabanın tahta duvarına yasladı. Arda sırada rüzgarın esintisiyle açılıp kapanan perdeden dışarıyı izlerken, göz kapakları yavaş yavaş ağırlaşmaya başlamıştı bile... 




Alucielo
Alucielo

Creator

Comments (0)

See all
Add a comment

Recommendation for you

  • Secunda

    Recommendation

    Secunda

    Romance Fantasy 43.3k likes

  • What Makes a Monster

    Recommendation

    What Makes a Monster

    BL 75.3k likes

  • Silence | book 2

    Recommendation

    Silence | book 2

    LGBTQ+ 32.3k likes

  • Blood Moon

    Recommendation

    Blood Moon

    BL 47.6k likes

  • Invisible Boy

    Recommendation

    Invisible Boy

    LGBTQ+ 11.4k likes

  • Primalcraft: Scourge of the Wolf

    Recommendation

    Primalcraft: Scourge of the Wolf

    BL 7.1k likes

  • feeling lucky

    Feeling lucky

    Random series you may like

Mucize İmparator
Mucize İmparator

453 views0 subscribers

Enemies to lovers, Slow burn, LGBT+, Drama ve türlü türlü entrika...
-
Goryeo yarım adasında gün geçtikçe hayat koşulları zorlaşıyordu. İki imparatorluğun hükmettiği bu toprak parçası yakında milyarlarca insanın mezarı olacaktı. Bunun için, acilen önlem alınmalı ve bir şekilde yaklaşan kanlı gelecek değiştirilmeliydi.

Bu yüzden, Güneyin vurdum duymaz, fevri ve en az sıcakları kadar yakıcı olan İmparatoru WANG Chadae bir sabah kalktığında kendini Kuzeyin haşin, hiçbir zaman kendinden ödün vermeyen ve en az soğukları kadar çetin olan İmparatoru HAN Insoo ile yanyana bulmuştu.
Subscribe

8 episodes

4. Bölüm (1/3)

4. Bölüm (1/3)

42 views 0 likes 0 comments


Style
More
Like
List
Comment

Prev
Next

Full
Exit
0
0
Prev
Next